fuar

VAN'DA DÜNYA HİPERTANSİYON GÜNÜ ETKİNLİĞİ

Gündem 16.05.2025 - 14:05, Güncelleme: 16.05.2025 - 14:50 256 kez okundu.
 

VAN'DA DÜNYA HİPERTANSİYON GÜNÜ ETKİNLİĞİ

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Dursun Odabaşı Tıp Merkezi’nde, 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü kapsamında bir bilgilendirme etkinliği düzenlendi.
Etkinlikte, hipertansiyon ve kronik böbrek hastalığına dikkat çekildi. Van YYÜ Tıp Fkültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr. Ramazan Esen hiper tansiyonun önemine dikkat çekerek özellikle tuzlu yiyeceklerden uzak duruşlması ve sık sık tansiyonun ölçülmesi yönünde vatandaşlaraı uyardı. Esen yüksek tansiyoun bir kalıcı hasara neden olabildiğini bunların en başında beyin kanaması, felç ve böbrek yetmezliğine sebeplerin başında yüksek tansiyonun geldiğini vurguladı. Dr Öğretim Üyesi Nur Düzen Oflas tarafından düzenlenen 17 Mayıs Dünya Hpertansiyon Günü etkinliğinde bir basın açıklaması yapan Nefroloji Bölümü Doç. Dr cebrail karaca tarafından yapıldı. Doç.Dr. Karaca yaptığı basın açıklamasında:  “Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı (KBH) tüm dünyada milyonlarca insanı etkileyen, çok sık rastladığımız ancak toplumsal farkındalık düzeyimizin düşük olduğu iki sinsi sağlık sorunudur. Hipertansiyon, yani yüksek tansiyon, dünyada her üç yetişkinden birinde görülen en yaygın kronik hastalıklardan biridir. Genellikle hiçbir belirti vermeden, kalp-damar hastalıklarına, inmeye ve böbrek hastalığı gibi ölümcül tablolara yol açabilir. Tansiyon ölçümlerinde 140 ve/veya 90 mmHg üzerindeki değerler hipertansiyon olarak kabul edilir. Bu değerlerin altında ama yine de yüksek olan düzeyler, artmış kan basıncı olarak kabul edilmekte ve dikkatli izlenmeyi gerektirmektedir. Hipertansiyonu sadece bir kalp-damar sorunu değil, sessiz bir böbrek düşmanı olarak görmek gerekir. Böbrekte yapısal değişikliklere yol açarak böbrek fonksiyonlarını bozar. Bu süreç, böbrek yetmezliğine ve hatta diyaliz ihtiyacına kadar gidebilir. Dünya genelinde KBH görülme sıklığı yaklaşık %16 civarındadır. Yeni tanı hipertansiyona sahip bireylerde, diğer organların aksine basit bir idrar tahlili ile böbrek hasarının olup olmadığını görebilmekteyiz. Ne yazık ki, hastaların %7’sinde tanı anında bile albüminüri, yani böbrek hasarının göstergesi olan protein kaçağı saptanabilmektedir. Hipertansiyon ve böbrek hastalığı yakından ilişkilidir. Hipertansiyon, böbrek hastalıklarının önde gelen sebeplerindendir. Aynı zamanda çoğu böbrek hastalığının seyrinde kaçınılmaz olarak hipertansiyon ortaya çıkar. Hipertansiyon ise birçok böbrek hastalığı formunu hızlandırır ve son dönem böbrek hastalığına ilerlemeyi hızlandırır. Son çalışmalar, birçok böbrek hasarı formunun ilerlemesini yavaşlatmak için kan basıncının sürekli düşürülmesinin önemini kesin olarak ortaya koymuştur. Etkili antihipertansif ilaçlar geliştirilmeden önce, hipertansiyon hastalarının önemli bir kısmında böbrek hasarı nihayetinde zamanla böbrek yetmezliği gelişmiştir. Görece düşük ilerleme hızına rağmen hipertansiyon, ülkemizde diyabetten sonra son dönem böbrek hastalığının en yaygın nedenidir. Son yıllarda kronik böbrek hastalığının gelişimi daha iyi anlaşılmış ve korunma stratejileri belirlenmiştir. Artık biliyoruz ki, kan basıncının etkin ve sürekli kontrolü ile proteinürinin azaltılması, böbrekleri korumada temel etkili iki yaklaşımdır. Ayrıca, kan yağlarının düşürülmesi, sigaranın terk edilmesi ve diyabetin düzenli takibi bu protokolün tamamlayıcı unsurlarıdır” ifadelerini kullandı.  Başhekimlik koridorunda yapılan etkinlikte Van YYÜ Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Dr. Nureddin Yüzkat ida, hipertansiyonun ve böbrek hastalıklarının toplumda sık görülmesine rağmen farkındalık düzeyinin düşük olduğuna dikkat çekerek, bu durumun ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını vurguladı.  Ne Yapmalıyız?  Bu hastalıktan korunmak için yapılması gerekenleri aktaran Yüzkat, “Farkındalık: Her birey yılda en az bir kez tansiyonunu ölçtürmelidir. Risk grubundakiler (şeker hastaları, ileri yaş, ailede hipertansiyon öyküsü olanlar) ise daha sık aralıklarla izlenmelidir. Erken Tanı: Özellikle evde tansiyon takibi ve ayaktan kan basıncı ölçüm yöntemleri ile maskeli ya da beyaz önlük hipertansiyonu gibi gizli riskler ortaya çıkarılmalıdır. Yaşam Tarzı Değişikliği:  * Bölgemizde tuz tüketimi ne yazık ki çok yüksek düzeydedir. Tuz tüketimi mutlak suretle azaltılarak günlük 5 gramı geçmemelidir.  * Sağlıklı ve doğal beslenme uygulanmalıdır.  * Haftalık en az 150 dakika orta düzey egzersiz yapılmalıdır.  * Alkol ve sigara bırakılmalıdır.  Hedef Kan Basıncı: Son yıllarda daha düşük tansiyon hedeflerine sahibiz. Bu doğrultuda hekimlerin önerdiği ilaçları kullanmalı ve takiplere düzenli olarak gitmeliyiz” dedi.  Dr. Yüzkat, son olarak “Bugün geldiğimiz noktada, hipertansiyon kontrol altına alındığında hem böbrek hastalığına yakalanma riski azaltılmakta, hem de var olan böbrek hastalığının ilerlemesi büyük ölçüde yavaşlatılmaktadır. Bu nedenle toplumun, sağlık çalışanlarının ve kamu otoritelerinin iş birliğiyle erken tanı, etkili takip ve bireyselleştirilmiş tedavi ilkeleri doğrultusunda hareket etmesi hayati önemdedir. Halkımızdan ricamız, tansiyonlarını düzenli olarak kontrol ettirmeleri, sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemeleri ve hipertansiyon tanısı almışlarsa mutlaka düzenli tedavilerini sürdürmeleridir” açıklamasını yaptı.  Etkinliğe Prof. Dr. Ramazan Esen, Doç. Dr. Cebrail Karaca, Dr. Öğr. Üyesi Nur Düzen Oflas, Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Erdem, Dr. Öğr. Üyesi Ozan Aydemir ve Başhekim Yardımcısı Dr. Nureddin Yüzkat, sağlık çalışanları ve halk katıldı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Dursun Odabaşı Tıp Merkezi’nde, 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü kapsamında bir bilgilendirme etkinliği düzenlendi.

Etkinlikte, hipertansiyon ve kronik böbrek hastalığına dikkat çekildi.

Van YYÜ Tıp Fkültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr. Ramazan Esen hiper tansiyonun önemine dikkat çekerek özellikle tuzlu yiyeceklerden uzak duruşlması ve sık sık tansiyonun ölçülmesi yönünde vatandaşlaraı uyardı. Esen yüksek tansiyoun bir kalıcı hasara neden olabildiğini bunların en başında beyin kanaması, felç ve böbrek yetmezliğine sebeplerin başında yüksek tansiyonun geldiğini vurguladı.

Dr Öğretim Üyesi Nur Düzen Oflas tarafından düzenlenen 17 Mayıs Dünya Hpertansiyon Günü etkinliğinde bir basın açıklaması yapan Nefroloji Bölümü Doç. Dr cebrail karaca tarafından yapıldı. Doç.Dr. Karaca yaptığı basın açıklamasında:  “Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı (KBH) tüm dünyada milyonlarca insanı etkileyen, çok sık rastladığımız ancak toplumsal farkındalık düzeyimizin düşük olduğu iki sinsi sağlık sorunudur. Hipertansiyon, yani yüksek tansiyon, dünyada her üç yetişkinden birinde görülen en yaygın kronik hastalıklardan biridir. Genellikle hiçbir belirti vermeden, kalp-damar hastalıklarına, inmeye ve böbrek hastalığı gibi ölümcül tablolara yol açabilir. Tansiyon ölçümlerinde 140 ve/veya 90 mmHg üzerindeki değerler hipertansiyon olarak kabul edilir. Bu değerlerin altında ama yine de yüksek olan düzeyler, artmış kan basıncı olarak kabul edilmekte ve dikkatli izlenmeyi gerektirmektedir. Hipertansiyonu sadece bir kalp-damar sorunu değil, sessiz bir böbrek düşmanı olarak görmek gerekir. Böbrekte yapısal değişikliklere yol açarak böbrek fonksiyonlarını bozar. Bu süreç, böbrek yetmezliğine ve hatta diyaliz ihtiyacına kadar gidebilir. Dünya genelinde KBH görülme sıklığı yaklaşık %16 civarındadır. Yeni tanı hipertansiyona sahip bireylerde, diğer organların aksine basit bir idrar tahlili ile böbrek hasarının olup olmadığını görebilmekteyiz. Ne yazık ki, hastaların %7’sinde tanı anında bile albüminüri, yani böbrek hasarının göstergesi olan protein kaçağı saptanabilmektedir. Hipertansiyon ve böbrek hastalığı yakından ilişkilidir. Hipertansiyon, böbrek hastalıklarının önde gelen sebeplerindendir. Aynı zamanda çoğu böbrek hastalığının seyrinde kaçınılmaz olarak hipertansiyon ortaya çıkar. Hipertansiyon ise birçok böbrek hastalığı formunu hızlandırır ve son dönem böbrek hastalığına ilerlemeyi hızlandırır. Son çalışmalar, birçok böbrek hasarı formunun ilerlemesini yavaşlatmak için kan basıncının sürekli düşürülmesinin önemini kesin olarak ortaya koymuştur. Etkili antihipertansif ilaçlar geliştirilmeden önce, hipertansiyon hastalarının önemli bir kısmında böbrek hasarı nihayetinde zamanla böbrek yetmezliği gelişmiştir. Görece düşük ilerleme hızına rağmen hipertansiyon, ülkemizde diyabetten sonra son dönem böbrek hastalığının en yaygın nedenidir. Son yıllarda kronik böbrek hastalığının gelişimi daha iyi anlaşılmış ve korunma stratejileri belirlenmiştir. Artık biliyoruz ki, kan basıncının etkin ve sürekli kontrolü ile proteinürinin azaltılması, böbrekleri korumada temel etkili iki yaklaşımdır. Ayrıca, kan yağlarının düşürülmesi, sigaranın terk edilmesi ve diyabetin düzenli takibi bu protokolün tamamlayıcı unsurlarıdır” ifadelerini kullandı. 

Başhekimlik koridorunda yapılan etkinlikte Van YYÜ Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Dr. Nureddin Yüzkat ida, hipertansiyonun ve böbrek hastalıklarının toplumda sık görülmesine rağmen farkındalık düzeyinin düşük olduğuna dikkat çekerek, bu durumun ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını vurguladı. 

Ne Yapmalıyız? 
Bu hastalıktan korunmak için yapılması gerekenleri aktaran Yüzkat, “Farkındalık: Her birey yılda en az bir kez tansiyonunu ölçtürmelidir. Risk grubundakiler (şeker hastaları, ileri yaş, ailede hipertansiyon öyküsü olanlar) ise daha sık aralıklarla izlenmelidir. Erken Tanı: Özellikle evde tansiyon takibi ve ayaktan kan basıncı ölçüm yöntemleri ile maskeli ya da beyaz önlük hipertansiyonu gibi gizli riskler ortaya çıkarılmalıdır. Yaşam Tarzı Değişikliği: 
* Bölgemizde tuz tüketimi ne yazık ki çok yüksek düzeydedir. Tuz tüketimi mutlak suretle azaltılarak günlük 5 gramı geçmemelidir. 
* Sağlıklı ve doğal beslenme uygulanmalıdır. 
* Haftalık en az 150 dakika orta düzey egzersiz yapılmalıdır. 
* Alkol ve sigara bırakılmalıdır. 
Hedef Kan Basıncı: Son yıllarda daha düşük tansiyon hedeflerine sahibiz. Bu doğrultuda hekimlerin önerdiği ilaçları kullanmalı ve takiplere düzenli olarak gitmeliyiz” dedi. 

Dr. Yüzkat, son olarak “Bugün geldiğimiz noktada, hipertansiyon kontrol altına alındığında hem böbrek hastalığına yakalanma riski azaltılmakta, hem de var olan böbrek hastalığının ilerlemesi büyük ölçüde yavaşlatılmaktadır. Bu nedenle toplumun, sağlık çalışanlarının ve kamu otoritelerinin iş birliğiyle erken tanı, etkili takip ve bireyselleştirilmiş tedavi ilkeleri doğrultusunda hareket etmesi hayati önemdedir. Halkımızdan ricamız, tansiyonlarını düzenli olarak kontrol ettirmeleri, sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemeleri ve hipertansiyon tanısı almışlarsa mutlaka düzenli tedavilerini sürdürmeleridir” açıklamasını yaptı. 

Etkinliğe Prof. Dr. Ramazan Esen, Doç. Dr. Cebrail Karaca, Dr. Öğr. Üyesi Nur Düzen Oflas, Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Erdem, Dr. Öğr. Üyesi Ozan Aydemir ve Başhekim Yardımcısı Dr. Nureddin Yüzkat, sağlık çalışanları ve halk katıldı.

Van HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve enfarklihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.